35,3359$% -0.02
36,5060€% 0.01
3.030,92%0,17
4.963,00%-0,12
10.000,72%1,11
3315944฿%-1.12548
05 Ağustos 2023 Cumartesi
3600 Ek Gösterge Maaş Sorununu Çözer Mi?
Emekliye Maaş Dopingi ! Maaşını Bu Bankalara Taşıyana 2000 TL !
Kamu Görevlileri Sendika Üyesi Olabilir Mi? Görev Yeri Değişikliği Yapılabilir Mi?
Memur Alımı Usulsüz ve Liyakatsiz Mi Yapılıyor?
Kamu Görevlilerine Devlet Memurları Kanunu Dışında Disiplin Cezası Verilebilir Mi?
İrtikap Suçu Ne Demektir? Kamu Görevlileri Açısından İrtikap Suçu
Kamu görevlisi olmak için birçok şart vardır. Ancak bazı şartlar vardır ki önünüzde bulunan ana şart gibidir. Bu şartı gerçekleştirmediğiniz takdirde sınavlar ya da sözlü mülakatlardan ne kadar yüksek alırsanız alın memuriyete girmenize engel olacaktır. Tüm kamu kurumları için gerekli olan en önemli argüman adli sicil kaydıdır. Hatta bazı kamu kurumlarının arşiv kaydını da görebilme yetkisi olduğu için bu yerler sadece adli sicil kaydına değil arşiv kaydına da bakacaktır.
Adli sicil kaydı halk arasındaki adı ile sabıka kaydıdır. Adli sicil kaydı kamuda ve özel sektörde iş ararken karşınıza çıkar. Bazı devlet yurtları ya da özel yurtlar da adli sicil kaydını ister. Bunun sebebi öğrencileri güvenilir bir ortamda tutmaktır. Adli sicil kaydını bazı kamu kurum ve kuruluşları elden isterken bazıları da direkt sistemden bakabilme hakkına sahiptir.
Peki, adli sicil kaydında hangi suçlar bulunur ve orada tam olarak ne yazar? Öncelikle savcılık tarafından verilen takipsizlik kararları adli sicil kaydında görünmez. Mahkemeler tarafından verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararları ve beraat kararları adli sicil kaydında görünmez. Bu kararlar lekelenmeme hakkını oluşturduğu için yaptığınız bir davranışı hiç istemediğiniz bir kurumun görmesini istememe hakkına sahipsiniz.
Bu kararlar bir mahkumiyet kararı değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında hakim cezanızı açıklamaz. Hakime göre yaptığınız suçtur ancak sizin ileriki yaşamınızı etkileyeceği düşünüldüğü için karar açıklanmaz. Farklı suçlar hakkında bir kişinin birden fazla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olabilir. Bir diğer karar ise beraat kararlarıdır.
Beraat ettiğiniz bir dosyanın sürekli olarak önünüze çıkması doğuştan sahip olduğunuz birçok hakkı örtülü de olsa etkileyecektir. Bu yüzden de lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi kapsamında aldığınız beraat kararları da adli sicil kaydında yazmaz. Ancak hapis cezaları ya da adli para cezaları adli sicil kaydında görünür. Bu yüzden de kamu ya da özel sektörde adli sicil kaydı yani temiz kağıdı istenir.
Bu istem aslında birçok kişi ve kuruluşu koruyan bir uygulamadır. Şirketler adli sicil kaydı sayesinde işlerini emanet ettikleri insan konusunda tereddüt yaşamazlar.
Memuriyete ve Kamu Görevlisi olmaya Engel Suçlar aşağıda listelenmiştir;
Adli sicil kaydı alınan cezanın infazı tamamlanana kadar silinmez. Ancak adli para cezasında ise durum biraz daha farklıdır. Adli para cezası hapis cezasından farklı olarak adli suçlar için getirilen bir yaptırım türüdür. O yüzden de adli para cezasını ödediğiniz an adli sicil kaydından adli para cezası silinecektir. Bazı suçlarda hakim hem hapis cezası hem de para cezası verir.
Bu durumda ödediğiniz adli para cezası sabıka kaydınızdan silinecek hapis cezası ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar kalacaktır. Adli sicil kaydının silinmesi demek kaydın arşiv kaydına alınmasıdır. Adli sicil kaydında yer almayan suçlar arşiv kaydında yer alacaktır. Bu aslında devletin koruma mekanizmasıdır.
Adliyelerden adli sicil kaydı istenildiğinde eğer cezanın infazı tamamlanmış ise bu durumda verilen kağıtta sabıka çıkmaz. O suçu hiç işlememiş gibi yoluna devam edebilir. Ancak bilgiler arşiv kaydında belirli bir süre saklı kalır. Bunun amacı ise herkes hata yapabilir ancak bu hatanın yıllar boyu peşinden gelmesi ve kişinin bir hatasının bütün yaşamına sebep olmasının önlenmesidir.
Adli sicil kaydının silinme şekli Adli Sicil Kanunu’nda açıkça yazar. Adli sicile dair merak ettiğiniz her ne varsa okuyabilirsiniz. Kanunun dili ağır olmadığı için merak ettiklerinize kolayca ulaşabilirsiniz. Adli sicil kaydı öncelikle ilgilinin ölümü halinde silinir çünkü artık ölü birinin sicilini tutmaya gerek yoktur ayrıca ölünün hatırasına saygı diye hukukta bir kavram vardır.
Mahkemeler tarafından verilen ceza ya da güvenlik tedbirinin infazının tamamlanmasında adli sicil kaydı silinecektir. Yani hapis cezasını yatıp çıkmış ve artık cezanın infazında bir problem yoksa adli sicil kaydı silinir arşiv kaydına alınır. Güvenlik tedbiri ise daha çok akıl hastaları gibi kişiler içi geçerlidir. Akıl hastalığı olan bir kişi suç işlemiş ise güvenlik tedbiri olarak akıl hastanesinde yatar.
Eğer akıl hastasına verilen cezanın süresi dolarsa o süre sonunda hastaneden çıkar. Bu durumda da akıl hastasının adli sicil kaydı silinecektir.
Genel af, ceza zamanaşımının dolması gibi durumlarda da adli sicil kaydı silinecektir. Genel afta suç tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalktığı için ayrıca sicil tutulmasına gerek yoktur. Çünkü ya işlenen belirli suçlar için af çıkarılmış ya da devlet şu kişileri affediyorum diyerek iradesini kullanmıştır.
Genel af suç ve güvenlik tedbirlerini tüm yönleri ile ortadan kaldıracağından ötürü genel af durumunda da ne adli sicil kaydınızda ne de arşiv kaydınızda cezaya dair bilgi bulunur. Bunlara ek olarak etkin pişmanlık ve şikayetten vazgeçme durumlarında da adli sicil kaydı silinebilecektir.
Bu durumlarda Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nce tutulan sabıka kaydı silinir. Yabancı mahkemeler tarafından Türk vatandaşlarına verilmiş mahkumiyet kararı varsa kararda belirtilen süreden sonra bu mahkumiyetler de adli sicil kaydından silinir. Eğer bu şartlar gerçekleşmiş ancak sabıka hala silinmemiş ise sabıka kaydınızı sildirmek için dilekçe verebilirsiniz ya da avukatınız sizin yerinize bu işlemleri yapabilir. Ancak bu işlem basittir.
İlgili kuruma bir dilekçe yazmanız ve dilekçeye kimlik fotokopisi ya da ehliyet fotokopisi eklemeniz yeterlidir. Kuruma ulaşıp ulaşmadığını öğrenmek için iadeli taahhütlü posta ile gönderim en iyisidir.
Adli sicil kaydından silinen bilgiler şu iki durumda arşiv kaydından da silinir. Arşiv kaydına alındıktan itibaren 5 yıl sonra arşiv kaydı tamamen silinir. Ancak iki durum vardır bu durumlarda belirlenen sürelerin geçmesi ile silinir. Birincisi yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu ile 15 yıl sonra silinir. İkincisi ise yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmadan 30 yıl geçmesiyle tamamen silinir.
Kamu görevlisi alımlarında devlet güvenlik soruşturması yapar. Bu güvenlik soruşturmalarında tüm şecereniz ortaya dökülür. Kamudaki bazı mesleklerde akrabalardan birinde bile problem varsa sizin için sorun teşkil edebilir. Ancak sadece adli sicil kaydının sorgulandığı mesleklerde adli sicil kaydınız silinmiş ise problem olmaz. Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması, adli para cezası ya da cezanın ertelenmesi gibi durumlar varsa güvenlik soruşturmasında problemle karşılaşacağınızı düşünmüyorum.
Ama her bakanlığın tabi ki kendi uygulaması vardır. Türk Silahlı Kuvvetleri alımları, hakimlik, savcılık, polislik ya da devlet özel görevleri için alımlarda bu sıkıntılar karşınıza çıkar. Bu gibi meslekler için sicil ve güvenlik soruşturması sonucunun problemsiz olması istenir. Adli sicil kaydı arşive alındıktan 5 yıl sonra tamamen silineceği için arşiv kaydına da bakılan kamu alımlarında işe girebilirsiniz. Ama adli sicil kaydınız ya da arşiv kaydınız tamamen silinmeden kamu görevlisi olma şansınız yok denecek kadar azdır.
E devlet üzerinden alınan adli sicil kaydı ile adliyelerden alınan adli sicil kaydı arasında hiç bir fark olmamasına rağmen E-Devlet üzerinden Sicil Kaydı Sildirme İşlemi yaptırılamaz. Sicil Kaydı ile ilgili işlemler bütünüyle Adliyelerde yapılabilir. Adliyelerde bazen topluma kazandırma amacı ile cezaevinde bulunan bazı hükümlüler kantin ya da başka görevlerde çalıştırılır. Bunun amacı iş vermek değil hükümlülerin toplumsal adaptasyonlarını sağlamaktır. Çıktıkları zaman daha rahat bir şekilde topluma ayak uydurmaları içindir. Kamu görevi değildir.
Geçim sıkıntısı tüm sektörlerde olduğu gibi kamu sektöründe de var. Üniversite mezunu herkesin KPSS’ye çalışması ve devlet memuru olmak istemesinin altında yatan sebep devlet memuru maaşının fazla olması değil iş garantisidir. Devlet memuru olduktan sonra ekstrem durumlar olmadığı sürece bir kimse emekli olana kadar kamu görevlisi olarak çalışmayı sürdürür. Bu yüzden de her öğrenci üniversite biter bitmez hatta son sınıftan itibaren KPSS ya da başka kurum sınavlarına hazırlanmaya başlar.
Son birkaç yıldır kamuda çalışan kişi hangi meslekten olursa olsun geçim sıkıntısı peşini bırakmıyor. Bu yüzden de ek bir gelir ya da kazanca ihtiyaç duyuluyor. Önceleri 1 kişi hem evi geçindirir hem de emekli olunca ev alırmış. Ama şimdiki emeklilerin çoğu kirada yaşıyor. Peki, kamu görevlileri devlet görevinin yanında başka işlerde çalışabilir mi? Başka işte çalışmasalar bile ticaret ya da esnaflık yapabilir mi? Öğretmenler ücretli ders verebilir mi? Sözleşmeli memurlar kamu görevi dışında çalışabilir mi? gibi soruların cevaplarını vereyim.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu madde 28 bu konuda açık hüküm getirmiştir. Memurlar tacir ya da esnaf sayılmalarını gerektiren faaliyetlerde bulunamazlar yani tacirlik ve esnaflık yapamazlar. Ayrıca bir ticari şirkette görev alamazlar. Bu şirketlerin ticari vekili ya da ticari mümessil olamazlar. Komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar. Bunun istisnası ise görevli olduğu kurumun iştiraklerinden kurumu temsil edebilmesidir. Ayrıca yukarıdaki kuralın bir başka istisnası vardır.
Memurlar üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ile kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri, görevleri ve özel kanunlarda açıkça belirtilen görevler bu yasağın dışındadır.
Eşleri, reşit olmayan veya kısıtlı çocukları yasaklanan faaliyetlerde bulunan memur bu durumu 15 gün içinde bağlı bulunduğu kuruma bildirmek durumundadır.
Kamu görevlilerinin ek iş yapamamasının birkaç sebebi vardır. Bunlardan birincisi kamu görevlisinin performansını etkileyecek nitelikte bir işin altına girmesidir. Buna bağlı olarak da bulunduğu konumda kendi işletmesi ya da şirketi yararına nüfusunu ve makamını rahat bir şekilde kullanabilmesinin önüne geçmektir. Yönetici bir devlet memurunun catering şirketi yönettiğini farz edelim. Bu durumda kurum için ihaleye kendi şirketini de koyabilir. Bu da yolsuzluk, rüşvet, zimmet gibi birçok suça zemin hazırlar. Ayrıca kamu görevlisi görevinden dolayı bazı sırları öğrenmek durumunda kalır.
Eğer kendi şirketi olursa bu konuları şirketi lehine rahat bir şekilde de kullanabilir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda görevli bir kamu görevlisi kendi şirketi için yapılacak denetimler ve diğer yaptırımlardan daha önce haberdar olabilir.
Herhangi bir usulsüzlük ya da insan veya hayvan sağlığına zararlı üretim ihbarı üzerine yapılacak denetimden haberdar olabilir. Bunların dışında eğer devlet memuru bir anonim ya da limited şirketin kar payı ortağı ise ya da hissesi varsa bu durum yasaldır. Bu konuda kısıtlama yoktur. Tabi şirketi yönetmemeleri ya da yönetim kurullarında olmamaları şartı ile şirketin ortağı olabilirler. Hisse alım satım işleri de yapabilirler.
Halka açık anonim şirketlerin hisselerini de alıp satabilirler. Bu şirketlerde resmi görev almadan her türlü alım satım işlemleri yapabilirler. Borsada alım satım yapabilirler. Yapılan ticaret sebebi ile eğer devlet memuru basit usulde ya da gerçek usulde vergilendirilecek ise bu durumda bu ticaretleri de yapamazlar. Örneğin lokanta açmak, plaka almak, kahvehane açmak gibi faaliyetler yasak kapsamındadır.
Bu yasaklar düşünüldüğünde devlet memurları sigortalı bir işte de çalışamazlar. Memurun mesaisini aksatıp aksatmamasının herhangi bir önemi yoktur. Yalnızca emeklilik sonrası sigortalı işte çalışan kamu görevlisinin sigortalı işte çalışma hakkı vardır. Ancak emekli aylığından belirli bir miktar kesinti yapılır.
Kamu görevlileri tarlada ya da bağda çalışıp gelir sağlayabilirler. Ayrıca gayrimenkul ya da menkul mallardan da gelir elde edebilirler. Bazı kamu görevlileri bilirkişilik yapabilirler. Sosyal ya da mesleki kuruluşların çeşitli organlarında görev alabilirler. Mesela üye olduğu sendikada görev alabilirler. Kurumun görevlendirmesinde öğretmenler bazı eğitim ya da mesleki faaliyetlerde görev alabilirler.
Danıştay 10. Dairesi’nin bir kararına göre devlet memuru ücretsiz izindeyken sürekli olmayan bir lokanta işlettiğinde yukarıda belirtilen ticaret yasağı kapsamında olmaz. Daire’nin kararında göz önünde tutulması gereken konulardan biri memurun ücretsiz izinde olması diğeri ise sürekli olmayan kısa süreli bir lokanta işletmesidir.
Bunlar dışında devlet memurunun görevini küçük düşüren davranışlar olmamak şartı ile birçok işleri yapabilirler. Sonuçta devlet memuru olmak kölelik değildir. Devlet memurluğu makam üzerinden yürütülen bir meslek olduğu için dikkatli olmakta fayda var. Son zamanlarda vali ya da kaymakamları yemek programlarının gittiği yörelerde tanıtımlarda görüyoruz.
Görevlerini ve devlet kavramını küçük düşürmeden bu işleri de yapabilirler. Hatta ufak rollerde oynayıp, sahneye çıkıp şarkı söyleyebilir ve şarkı CD’si bile çıkarabilirler. Kurum ya da amir bu konular için soruşturma açar ve belirli disiplin cezası verirse bu durumda idare mahkemesine dava açarak ilgili disiplin cezasını kaldırtmak mümkündür.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre eğer ihtiyaç varsa kamu okullarında çalışan öğretmenler kurum iznini almak şartı ile yalnızca okullarda ücretli ders verebilirler. Öğretmenler, usta öğreticiler, PDR hizmeti verenler, psikologlar izin aldıkları sürece bu özel kurumlarda ders verebilir. Yalnız kamuda çalışan öğretmenler sözleşmeli olsa da olmasa da öğrencilerinin evlerine giderek ya da onları evine çağırarak özel ders veremezler. Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler özel ders verebilirken devlet kurumlarında çalışan öğretmenler özel ders veremeyecektir. Özel ders vermek dışında kanunların çizdiği kurallara aykırı olmamak şartı ile yukarıda belirttiğim şekilde hisse alım satım işi yapabilirler.
Kamuda çalışan doktorlar özel muayenehane, büro ve klinik tarzı yerler açamaz. Bu durum kanunlarla yasaklanmıştır. Bazı doktorların kamuda çalışırken devlet hastanesinde kapsamlı muayene etmeyip kendi açtıkları yerde daha detaylı ve kapsamlı tedavi etmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Sadece doktorlar değil kamuda çalışan kamu görevlileri özel muayenehane, ofis, büro gibi yerler açamayacaklar. Özel sektör ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının işletmelerinde veya vakıf üniversitelerinde çalışamayacaklardır.
Kanunlar ile belirlenmiş sınırlara uymayan ve kanunların yasakladığı işlerde faaliyet gösteren kamu görevlisine amiri tarafından disiplin soruşturması açılır. Bu soruşturma sonucunda kamu görevlisine kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası verilir. Uyarının devam etmesi halinde kamu görevlisi hala aynı şekilde işletme işletiyorsa ya da kanunlara aykırı ticari faaliyet yürütüyorsa bu durumda daha ağır disiplin cezası verilecektir.
MEB uzaktan eğitim ile ilgili yeni bir genelge yayınladı. Genelgede pek çok konuda dikkat çeken detaylar yer alıyor. Konuyla ilgili detaylar haberimizde.
Uzaktan eğitim, günümüzde önemli bir yere sahip. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kolay hale gelen bu yöntem kısmen verimli olsa da bazı eksiklikler veya sorunlar yaşanabiliyor. Buna rağmen gelişen bir teknoloji alt yapısına sahip olan Milli Eğitim Bakanlığı, bu konudaki çalışmalarını hızlandırarak teknolojik alt yapısına yenilikler katıyor. Türkiye ve pek çok dünya ülkesi, bu zamana kadar olmadığı kadar uzun bir uzaktan eğitim süreciyle baş başa kaldı. Yaşanan bu durum sebebiyle pek çok öğrenci internet üzerinden eğitim alırken bu durum bazı öğrenciler için zorlu bir süreç olarak yansıdı. Bu dönem ile birlikte tekrardan okullara giden öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir genelge paylaştı. Bu genelgede konu ek ders ücreti ve uzaktan eğitim oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı, yayınladığı yeni bir genelgede hem ek ders ücreti hem de uzaktan eğitime ilişkin bazı bilgilere yer verdi. Verilen bilgiler arasında öğretmenlerin uzaktan eğitimde ek ders ücreti alıp almayacağı bilgisi yer alırken aynı zamanda uzaktan eğitim gerekliliklerinden de söz edildi. Yapılan açıklamada koronavirüs hastası olan, temaslı olduğu için yüz yüze eğitim alamayan, kronik rahatsızlığı bulunan veya sınıfın tamamen karantinaya alınması durumunda uygulanacak yöntemler arasında öğretmenlerin öğrencilere rehberlik etmesi ve onları yönlendirmesi gerektiği belirtiliyor. Öğrencilerin böyle bir durumda EBA TV veya EBA web sitesi üzerinden eğitim alabileceğini anlatan genelge, öğretmenlerin uzaktan eğitim verdiği yani canlı derse girdiği süre boyunca onlara katkı sunması gerektiğinden de bahsediliyor. MEB uzaktan eğitim genelgesi ile birlikte bir eksiği dile getirerek canlı ders veren ve okula gidemeyen öğrencilere rehberlik eden öğretmenler için ek ders ücretinin ödenip ödenmeyeceğine dair net bir bilginin bulunmamasından bahsederek bu konuya açıklık getirme kararı aldığını paylaştı.
Bakanlığın paylaştığı genelgede görevdeyken verilecek karara göre ek ders ücretinin sunulacağı belirtiliyor. Yani olağanüstü bir durumda alınmayan bir karar için ek ders veren öğretmenlerin ek ders ücreti alıp almayacağı konusunda bir detaydan bahsedilmiyor. Bu konuya açıklık getirmek isteyen bakanlık, paylaştığı genelgede bu detaylara girdi. Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı açıklamada uzaktan eğitim veren, canlı ders sunan veya öğrenciye rehberlik eden öğretmenlerin ek ders ücretinden faydalanabileceğinden söz etti. Genelgede paylaşılan bu bilgi ile beraber durum resmîyet kazanmış oldu. Yapılan bir diğer açıklamada sınıfın tamamen karantinaya alınması durumunda öğrencilerin öğretmenler tarafından yönlendirilmesi ve EBA veya açık kaynaklı dijital platformları kullanarak eğitim alması gerektiği belirtiliyor. Bu dönemde öğretmen ve öğrenci bütünlüğünün korunmasına vurgu yapan MEB uzaktan eğitim genelgesinde öğretmenlerin öğrencilere canlı ders vererek onların eğitim almasının sağlanması gerektiği açıklanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, yayınladığı bu genelge ile birlikte özet geçmek gerekirse ek ders ücretleri konusunda kafa karıştıran konuya bir açıklık getirmiş oldu. Daha önce sınıftaki bazı öğrencilerin karantinada olması sebebiyle o öğrencilere ek ders sunulmasının ek ders ücreti gerektirip gerektirmediği konusunda net bir bilgi bulunmuyordu. Yeni genelge ile birlikte öğretmenler, canlı dersten ve bu öğrencilere rehberlik ederek ek ders ücreti alabiliyor olacak. Buna ek olarak eğer sınıf tamamen karantina altına alındıysa öğrencilerin EBA veya açık kaynaklı dijital platformlara yönlendirilip bu platformlarda eğitim alması gerektiği açıklanıyor. Ayrıca öğretmenlerin öğrenciler arasındaki olan ilişkisinin zayıflamaması ve eğitimin sürekliliğinin sağlanması için canlı derslerin verilmesi gerekliliğine vurgu yapılıyor.
MEB uzaktan eğitim genelgesinin yanı sıra bazı vatandaşlar uzaktan eğitim hakkında bilgi almak isteyebilir ve bu eğitimin tarihini incelemek isteyebilir. Uzaktan eğitim, 1700’lü yıllara dayanıyor. Uzaktan eğitimin ilk döneminde genellikle mektuplaşarak ve yazışarak uzaktan eğitim yapılabiliyordu. Bu yöntem gerekli olduğunda pek çok kişi tarafından denendi. İkinci dönem ise 1900’lü yıllardan sonra radyo ve televizyonların yayılmasıyla ortaya çıktı. Bu dönemde öğrenciler özellikle olağanüstü hal durumlarında radyo ve televizyondan eğitim alarak bu şekilde gelişmeye çalıştı. 20. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde açık üniversitelerin ortaya çıkması ve sonrasında telekonferans yöntemi ile uzaktan eğitim sağlanması eğitimin bir diğer yanı oldu. 2000’li yıllara doğru ise internet teknolojisinin de gelişmesiyle birlikte uzaktan eğitim bu alana kaymaya başladı.
Türkiye’deki uzaktan eğitim sürecini incelediğimizde 1923 yılından 1955 yılına kadar bu kavramın tartışma ve öneri içerisinde olduğu görülüyor. İlerleyen yıllarda mektupla ve yazışarak uzaktan eğitim sistemini deneyen Türkiye, sonrasında görsel ve işitsel araçları kullanarak radyo ve televizyon ile birlikte uzaktan eğitim vermeye başladı. 1990’lı yıllardan sonra artık bilgisayar ve internet teknolojilerinin de yaygınlaşmasıyla beraber uzaktan eğitim internet ortamında yapılmaya başladı. Günümüzde ise halen bu şekilde devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük uzaktan eğitim süreci koronavirüs salgını ile birlikte gerçekleşti. Yalnızca ülkemizde değil pek çok dünya ülkesinde de aynı durum yaşandı.
MEB personel alımı yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı personel alımları ile birlikte birçok kişi istihdama kavuşuyor olacak.
İstihdam sağlamak ülkeler için önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Eğer bir ülke tüm vatandaşlarına istihdam sağlayabilecek düzeyde yer alıyor ise o ülkenin işsizlik sorunu olmaz. Günümüzde özel sektörde çalışmanın yanı sıra devlet kurumlarında çalışmak da özel bir ayrıcalık olarak görünüyor. Çünkü kamu personelleri asgari ücretten daha yüksek maaş aldığı için pek çok vatandaş kamuda işe başlamaya çalışıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı yeni bir açıklamada binlerce personel alımı yapılacağını duyurdu.
Hükümet, Ağustos ayında Milli Eğitim Bakanlığı için personel alımlarının yapılacağını duyurmuştu. Yaklaşık 1.5 ay olmasına rağmen henüz alımlar başlamamışken Ekim ayı ile birlikte alımların başlayacağı resmî olarak duyuruldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın paylaştığı duyuruya göre 2.593 aşçı alınırken bununla birlikte 3.279 aşçı yardımcısı ve 260 sözleşmeli fizyoterapist alımı yapılıyor. Yapılacak olan personel alımları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlardaki personel açığının giderilmesi hedefleniyor.
MEB personel alımı için şimdiden başvurular başlıyor. Başvurulara katılmak isteyen vatandaşlar e-Devlet üzerinden başvuru yapabiliyor olacak. Şunu belirtmek gerekiyor ki birden fazla unvan için başvurmak yasak. Eğer bir vatandaş birden fazla unvana başvurursa vatandaşın yaptığı başvuru iptal ediliyor. Bu detaya dikkat ederek tek bir başvurunun yapılması gerekiyor. Yani vatandaşlar yalnızca bir alana başvuru yapabilir. Başvuru sürecine katılan bir aday, istenilen belgeleri elektronik ortama yükleyerek ve gerekli alanları doldurarak başvuru işlemini tamamlayabilecek.
Aşçı, aşçı yardımcısı ve fizyoterapistler için personel alımı yapan Milli Eğitim Bakanlığı, başvuruların 25 Ekim 2021 tarihinden itibaren yapılabileceğini ve 5 Kasım 2021 23.59’a kadar süreceğini belirtiyor. Başvuru yapan adaylar sonuçları 12 Kasım 2021 tarihinde öğrenebiliyor olacak. Özet geçmek gerekirse MEB personel alımı için 260 fizyoterapist, 2.593 aşçı ve 3.279 aşçı yardımcısı işe alacak. 26 Ekim 2021 tarihinden itibaren başlayacak olan başvurular 5 Kasım 2021 tarihinde sonlanacak. 12 Kasım 2021 tarihinde ise adaylar sonuçları öğrenebilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı, alım için bazı şartları belirlemiş durumda. Bu şartlar arasında puan şartı yer alıyor. Bu şarta göre ortaöğretim düzeyinde sınava giren bir aday KPSS94 türünde, ön lisans düzeyinde sınava giren bir aday KPSS93 düzeyinde ve lisans düzeyinde sınava giren bir aday KPSS3 düzeyinde puan alması gerekiyor. Bunun yanı sıra bir diğer şart devlet memurluğu olmaya engel olan herhangi bir cezaya sahip olmamak. Bununla birlikte olağanüstü hal kapsamında kamu personeli görevliliğine son verilmek de personel alımını etkileyen bir durum. Bundan dolayı kamu personeli görevinden atılmamak gerekiyor.
MEB personel alımı için bakanlığın açıkladığı diğer şartlar arasında sağlık koşulları dikkat çekiyor. Buna göre personel adayının mesleğini etkileyecek bir hastalığa sahip olmaması gerekiyor. Bunun için sağlık kurulundan alınacak bir rapor ile birlikte göreve başlanabiliyor. Bir diğer sağlık şartı ise psikoteknik raporu alınması gerektiği. Bu rapor ile birlikte adayın mesleği yapabilecek düzeyde olup olmadığı anlaşılıyor. Sağlık şartlarının yanı sıra bir diğer şart herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığına sahip olmamak. Eğer vatandaşın emekli maaşı bulunuyor ise veya yaşlılık aylığı alıyor ise bu durumda başvurusu kabul edilmiyor. Bu şartlara dikkat edip başvuru yapmak gerekiyor. MEB personel alımı için daha birçok şart bulunuyor olsa da vatandaşlar bakanlığın resmî web sitesine giderek detaylı bilgi alabilir.
MEB personel alımı konusunun yanı sıra bakanlık hakkında da tarihi bilgiler almak gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarihi 1800’lü yıllara kadar gidiyor. O yıllarda henüz Osmanlı Devleti’nde eğitim işlerinden sorumlu bir bakan bulunmuyordu. Bundan dolayı alınan bir karar ile birlikte Evkaf Nazırlığı kuruldu. Sonrasında çeşitli değişiklikler yapılarak farklı isimlere de yer verildi. Son olarak Maârif-i Umûmiye Nezâreti olarak anılan bakanlık, 1922 yılında kapatılırken bunun yerine 1920 yılında kurulan Milli Eğitim Bakanlığı resmî olarak kullanılmaya başlandı. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Personel Genel Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Rehberlik ve Araştırma Merkezi gibi pek çok kurumun çatısı olan MEB, günümüzde aktif bir şekilde çalışmalarına devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın günümüzdeki bakanı Mahmut Özer olarak yer alıyor. Bakanlığın 2021 yılındaki bütçesi ise 146.9 milyar lira olarak açıklandı. Genel merkezinin Ankara’da olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın yardımcıları arasında Ahmet Emre Bilgili, Petek Aşkar ve Sadri Şensoy yer alıyor. Bakanlığın bazı yetkilerini incelemek gerekirse eğitim ve öğretim kurumlarını düzenlemek ve denetlemek, eğitim modeli geliştirmek, bağlı kurumlar için genelgeler yayınlamak ve yeni eğitim kurumları açmak gibi pek çok yetki MEB’e bağlı olarak bulunuyor.
Bakan Pakdemirli destek ödemelerinin yattığını duyurdu. Destek ödemesi bekleyenler hemen banka hesabını kontrol etmeye başlayabilir.
Günümüzde pek çok üretici daha iyi destek almak ve daha iyi gelişmek adına çeşitli yatırımlar yapıyor ve işletmesini büyütmeye çalışıyor. Bazı yatırımcılar kendi sermayesi ile birlikte o işi büyütmeye çalışırken bazıları da desteğe ihtiyaç duyabilir. Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda yaptığı destekler ile biliniyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yaptığı açıklamada toplamda 19 milyon liranın üzerinde destek ödemesi yapıldığını duyurdu. Yapılan açıklamada ödemelerin üreticilerin hesaplarına yatırıldığını açıklayan Pakdemirli, bunun yanı sıra bazı bilgiler paylaşarak kamuoyunu bilgilendirdi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, üreticilere müjdeli haberi verdi. Pakdemirli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada üreticileri desteklemeye devam ettiklerini söyleyerek bu konuda yapılan çalışmaların sonraki dönemlerde de süreceğini belirtti. Üreticilerin destek ödemesi için banka hesaplarına paraların yattıklarını açıklayan Pakdemirli, toplam 19.4 milyon liralık destek sağlandığını ve destek ödemelerinin 8 Ekim 2021 tarihinde yani bugünden itibaren üreticilerin banka hesaplarında olacaklarını duyurdu. Verdiği bu müjdeli haber ile beraber pek çok üreticiye sevindiren gelişmeyi veren Pakdemirli, sunduğu bu gelişme ile birlikte üreticilerin rahat bir nefes almasını sağlıyor.
Bakan Pakdemirli, yaptığı bir diğer açıklamada üreticilere sunulan desteğin hangi alanlarda ne kadar olduğundan da bahsetti. Üreticileri destekleme konusunda emin adımlarla ilerlediklerini söyleyen Pakdemirli hububat, dane mısır ve baklagil için 4.3 milyon liralık destek sunulduğunu paylaşırken sertifikalı tohum üretimi için 11.6 milyon liralık destek sağlandığını belirtti. Bunun yanı sıra diğer destekler hakkında da açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, paylaştığı açıklamada destek ödemelerini mazot gübre için 2.2 milyon lira olduğu, sertifikalı fidan üretimi için 570.000 lira olduğu ve sertifikalı tohum kullanım desteği için 624.000 lira olduğunu belirtti. Üreticilere diğer dönemlerde de destek yapacaklarını belirten Pakdemirli, dağıtılan destek ödemelerinin üreticilere hayırlı olmasını diledi.
Ormanlar ile ilgili bir açıklamaya da yer veren Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yaptığı açıklamada 2021 yılının sonuna kadar Yozgat’ta 2 milyonun üzerinde fidan dikiminin yapılacağından söz etti. Türkiye’nin tamamında 252 milyon fidanın dikileceğini söyleyen Pakdemirli, “#GeleceğeNefes” etiketi ile bu yatırıma destek verdi. 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’nde halkı ağaç dikmeye davet eden Bakan Pakdemirli, her vatandaşı kendi şehrindeki fidan dikim alanında fidan dikmesini istedi. Fidan dikme programı ile birlikte ülkemizin daha yeşil ve daha iyi bir iklime sahip olması hedefleniyor.
Pek çok çiftçi, Bakan Pakdemirli’nin yapmış olduğu üreticiler için destek ödemesi haberine seviniyor. Bir üreticinin yaptığı açıklamaya göre kendisinin tarımsal alanda çiftçilik yaptığını söyleyen işletme sahibi, aldıkları destek ile birlikte daha rahat geçinebildiklerini açıklıyor. Destek ödemesi ile beraber üretim işinin kolaylaştığından söz eden çiftçi, destek ödemesi olmadığı takdirde zorlanacaklarını belirterek hükümete teşekkürlerini sunuyor. Üretici, kendisinin tohum desteği aldığını açıklayarak aldıkları bu destek ile beraber sezonun rahat bir şekilde geçtiğini ve kâra geçebildiklerini söylüyor.
Bakan Pakdemirli, yaptığı bu destek ile birlikte pek çok çiftçiye katkı sağlarken destek ödemesinden yararlanan bir üretici, bu desteğin kısmen yeterli olduğunu açıklıyor. Kendisinin tarımsal ürünler açısından büyük bir işletmesinin olduğunu söyleyen üretici, yaptığı açıklamada verilen destek ile birlikte bir nebze olsun rahatladıklarını belirtiyor. Daha önce destek almadıkları için dönemi zor kapattıklarını belirten esnaf, bu ödeme ile beraber durumu ucu ucuna kurtardıklarını açıklıyor. Her sezon durumun daha da iyiye gittiğini belirten çiftçi, aldıkları destek sayesinde gelişebildiklerini söylüyor. Daha önceki yatırım maliyetinin neredeyse kapanmak üzere olduğunu açıklayan üretici, borçlar bittikten sonra rahatlıkla kâra geçebileceğini ifade ediyor.
Pek çok üretici, bu destekler sayesinde rahat bir şekilde gününü kurtarabiliyor. Bir diğer üreticiden elde edilen bilgilere göre desteğin gayet yeterli olduğu belirtilirken çiftçi, kendisinin hububat desteğinden yararlandığını açıklıyor. Yalnızca üreticilik yapmakla kalmayıp pazar işiyle de uğraştığını söyleyen esnaf, pazarda ürettikleri ürünlerin bir kısmını sattığını ve bu şekilde cebine para girdiğini belirtiyor. Fahiş fiyat uygulayan zincir marketlere de birkaç söz söyleyen üretici, pazarda daha uygun fiyata olan bazı ürünlerin markette pahalı olmasını doğru bulmadığını ve böylesine yüksek fiyat farkının oluşmaması gerektiğini açıklıyor. Fahiş fiyatların önüne geçmek için hükümetin harekete geçtiğini bildiğini söyleyen üretici, bu durum ile birlikte vatandaşların daha uygun fiyata ürünlerden faydalanabileceğini açıklıyor.
Haberi özet geçmek gerekirse Bakan Pakdemirli, yaptığı açıklamada üreticiler için destek ödemelerinin bugün itibariyle banka hesaplarına geçirildiğini belirtti. Toplam ödemenin 19.4 milyon lira olduğunu açıklayan Pakdemirli, hububat, tohum ve dane mısır gibi pek çok alanda üreticilere destek sağladığını duyurdu. Alınacak destek ödemeleri ile beraber çiftçilerin rahat bir nefes alması bekleniyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için gizlilik şartları, çerez politikası ve kullanım şartları sayfamızı inceleyebilirsiniz.