34,7332$% 0
36,5606€% 0.02
2.957,60%0,24
4.906,00%0,36
9.886,05%0,60
3438910฿%3.44062
09 Ocak 2024 Salı
3600 Ek Gösterge Maaş Sorununu Çözer Mi?
Emekliye Maaş Dopingi ! Maaşını Bu Bankalara Taşıyana 2000 TL !
Kamu Görevlileri Sendika Üyesi Olabilir Mi? Görev Yeri Değişikliği Yapılabilir Mi?
Memur Alımı Usulsüz ve Liyakatsiz Mi Yapılıyor?
Kamu Görevlilerine Devlet Memurları Kanunu Dışında Disiplin Cezası Verilebilir Mi?
İrtikap Suçu Ne Demektir? Kamu Görevlileri Açısından İrtikap Suçu
İrtikap suçu toplum tarafından çok bilinen ve kulağın aşina olduğu bir suç değildir. Çoğu kamu görevlisi de irtikap suçunu oluşturabilecek davranışlarda bulunurken bunun karşısına bir suç olarak çıkabileceğini düşünememektedir. Kamu görevlileri kamu kurumlarında bulundukları süre boyunca vatandaşların işlemlerini karşılıksız yerine getirmek zorundadırlar.
Zaten hali hazırda yaptıkları görev karşılığında çalıştıkları kurumdan ücretini alan kamu görevlilerinin bunun haricinde o kamu kurumundan hizmet almaya gelen vatandaşlardan ayrıca menfaat temin etmesi hem ahlaki olmaz hem de kanuni olmaz.
Bu amaçla Türk Ceza Kanunu düzenlenirken kamu görevlilerinin sahip oldukları nüfusu kötüye kullanarak menfaat elde etmelerini engellemek amacıyla birçok farklı suç tipi düzenlenmiştir. Bunların arasında en çok bilinenler rüşvet ve zimmet olsa da irtikap suçu da son derece önemli bir yere sahiptir. İrtikap suçunu oluşturan davranışlar ile sonuçlarının hem kamu görevlileri tarafından bilinmesi hem de vatandaşlar tarafından bilinmesi son derece önemlidir.
Kamu görevlileri ortaya koydukları davranışların suç oluşturduğunu ve bunun karşılığının hapis cezası olduğunu bildikleri takdirde suç olabileceğini düşündükleri davranışları yapmaktan çekinebileceği gibi vatandaşlar da kendilerine karşı yapılan eylemlerin suç oluşturduğunu bilip haklarını daha cesur bir şekilde arayabileceklerdir. Bu yazımızda hem kamu görevlilerini bilgilendirmek hem de vatandaşların karşılaşabileceği durumları öngörerek gerekli yasal yollara başvurabileceklerini hatırlatmak amacıyla irtikap suçundan bahsedeceğiz.
İrtikap suçu Türk Ceza Kanununun dördüncü kısmında bulunan devlete ve millete karşı işlenen suçlar kapsamında yer almıştır. İrtikap suçunun Türk Ceza Kanununda yer aldı kısım bile bu suçun ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Kanunlarımızda hiçbir suç önemsiz değildir fakat bazı suçlar toplumun düzenini bozmayı ve vatandaşın kamu idarelerine olan güvenini sarması nedeniyle birçok yönden olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
İrtikap Suçlarına Örnek olarak aşağıdaki senaryoları gösterebiliriz;
Türk Ceza kanununun 250. Maddesinde;
(1) İrtikap Suçu (tck 250) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.
(2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) (Ek: 2/7/2012-6352/86 md.) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İrtikap suçu şeklen rüşvet suçuna benzese de burada bir fiil maddi menfaat teklif etme ya da maddi menfaat olarak kabul edilebilecek herhangi bir değerli varlık isteme söz konusu değildir. Önceleri haberlerde karşımıza çıkardı: doktor hastanın ameliyatını yapmayacağını hastaya hissettirerek hastadan bıçak parası adı altında menfaat elde ederdi. Bu olayda hasta zorunlu olarak ameliyat olması gerekirken, ameliyat yapacak olan doktor çeşitli nedenler ile ameliyatı yapmamak için uğraştırır fakat bir menfaat elde edince ameliyatı hemen yapar.
Burada doktor doğrudan para istemez fakat hastayı para ya da maddi menfaat vermesi konusunda görevinin verdiği nüfusu kötüye kullanarak hastayı icbar eder yani fiili olarak zorlar. Burada rüşvette olduğu gibi baştan anlaşılan bir ücret ya da maddi menfaat belli değildir. Bu şekilde davranan yani görevinin verdiği nüfusu kötüye kullanarak vatandaşın kendisine maddi menfaat temin etmesini sağlayan kamu görevlisi icbar suretiyle irtikap suçunu işlemiş olur. Bu suçun cezası da 5 yıl ile 10 yıl arası hapis cezasıdır.
Burada mağdur olan taraf istemeyerek fakat kanunen yapılması gereken işin ya da verilmesi gereken hizmetin verilmesi için kamu görevlisine maddi menfaat temin etme konusunda zorunluluk hisseder. Maddi menfaat sağlamadığı takdirde işinin yapılmayacağını ya da hizmeti alamayacağını düşünür. Daha doğrusu kamu görevlisi ortaya koyduğu tutum ve davranışlar mağdurda bu izlenimi oluşturur. Bu suçun yaygın olarak işlenmesi vatandaşın kamu idarelerine ve kamu personeline olan güvenini sarsar ve devlete olan bağlılığın zayıflamasına neden olur.
İkinci olarak icbar suretiyle irtikap suçundan daha hafif cezayı gerektiren diğer bir irtikap suçunun işlenişi ise Türk Ceza Kanununun 250. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir. Burada kamu görevlisi, görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak çeşitli hileli hareketlerde bulunur. Bu hileli hareketler neticesinde kamu görevlisi zor kullanmadan yani vatandaşı zorlamadan hile ile vatandaşın kendisine ya da belirlediği bir başka kişiye menfaat sağlaması konusunda ikna eder. Bu ikna etme sürecinde kamu görevlisi vatandaşın kendisinin sahip olduğu göreve güvenerek ikna olur.
Burada hileli hareketler ile vatandaştan para ya da maddi menfaat alan kamu görevlisi 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalır. Bazen de vatandaşın hatasından dolayı kamu görevlisi kendisine menfaat temin eder bu durumda da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalır.
İrtikap suçuna özgü olarak temin edilen menfaatin az olması nedeniyle aynı kanunun son fıkrasında indirim öngörülmüştür. Buna göre elde edilen maddi menfaatin değeri az ise burada verilecek ceza yarısına kadar indirilir. Elde edilen bu menfaatin az olmasına karar verecek ise yargılamayı yapan mahkemedir.
Adli sicil kaydı kelime olarak size biraz farklı gelebilir. Ancak halk arasındaki adı aslında temiz kağıdıdır. Adli sicil belgesi, sicilinizde ne olup bittiğini anlatır. Ne olup bittiğinden kasıt aslında hukuki olarak ne olup bittiğidir. Adli sicil kaydı aslında lekelenmeme hakkının istisnasıdır. Şöyle ki hakkınızda açılmış ya da açılabilecek soruşturmalar genelde gizli olarak yürütülür. Bunun sebebi ise masumiyet karinesi dediğimiz kavramdır.
Masumiyet karinesine göre kimse cezası kesinleşmeden suçlu ilan edilemez. Bu yüzden de soruşturmalara herkes ulaşamaz. Haberlerde genelde bir olay ile ilgili ad soy ad baş harfleri ve bazen parantez içinde hemen yanında yaş yazılır. Bunun sebebi ise adınıza leke gelmesinin önüne geçmek ve cezanız kesinleşmeden suçlu ilan edilmemenizdir. Çünkü sadece siz suçlu ilan edilmezsiniz bu durumda ailenizin her bir ferdi de zorluk yaşar. Haysiyetin korunması amacı ile bu şekilde kurallar konulmuştur.
Lekelenmeme hakkında ise kişiliğiniz ve onurunuz korunur. Adli sicil belgesinde ise gizli olan durum açık açık yazılır. Yani hakkınızda kesinleşmiş ceza ya da güvenlik tedbiri varsa bu durum yazılı olur. Lekelenmeme hakkı kapsamında her şeyin üzeri dışarı karşı örtülürken adli sicil kaydında ise kaydı isteyen kurum cezanıza dair kısa bilgileri görür.
Adli Sicil Kaydı Sildirme Nasıl Yapılır? Adli Sicile Neler İşlenir?
Adli sicil kaydında her şey yazmaz. Sadece kesinleşmiş cezanız ya da hakkınızda mahkemece uygulanan güvenlik tedbiri varsa bu durumlar ve tarihleri yazar. Güvenlik tedbiri kavramı biraz yabancı gelebilir ama kısaca şöyle anlatmak gerekirse ceza yerine daha hafif tedbirler verilebilir.
Akıl hastaları yaptıkları şeyin suç olduğunu bilmediği için kontrol amacı ile güvenlik tedbiri olarak hastaneye yatırılır. Güvenlik tedbirinde amaç kişiyi topluma kazandırmaya çalışmaktır.
Soruşturmalar kesinleşmediği için hakkınızda başlatılan soruşturma varsa bu adli sicile işlenmez. Soruşturma demek savcılık aşamasında dosyanın olması anlamına gelir. Mahkeme aşamasına geçtiğinde ise kovuşturma adı verilir. Soruşturma ya da kovuşturmanın içinde herhangi bir suç işlemişseniz adli sicilde görünmez ancak kovuşturma sonunca cezanız kesinleşti ise bu durumda adli sicilinize kesinleşen ceza işlenir.
Adli Sicil Kaydı Sildirme 2 Ayrı Yöntem ile Yapılabilir. Bunlar;
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne başvurmak veya E-Devlet üzerinden form doldurarak Adli Sicil Kaydı sildirme talebinde bulunmaktır. Hangi yöntem daha kolayınıza geliyorsa o şekilde gerekli belgeler eşliğinde fiziksel ya da internetten başvurunuzu yapabilirsiniz.
Giriş Yapılacak Adres: www.turkiye.gov.tr
Giriş Yapılacak Mobil Uygulama: e-Devlet Kapısı
*Kimliğinizi doğrulamak için Aşağıdaki Adımları sırasıyla yapmanız gerekiyor.
Sonuç ekranında Adli sicil kaydı olmaması halinde “YUKARIDA KİMLİK BİLGİLERİ BULUNAN ŞAHSIN ADLİ SİCİL KAYDI YOKTUR” yazısı çıkacaktır. Adli sicil kaydı çıktığı durumda belgenin aşağıdaki bölümünde size ait sicil kayıtlarını göreceksiniz. 18 yaşından küçük vatandaşlar E-devlet üzerinden adli sicil kaydında sadece vekaletinde bulundukları ebeveynlerinin E Devlet Kapısı hesabından ulaşabilirler.
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gidip başvuru yaptığınızda sonuç 5 iş günü içerisinde tarafınıza bildirilirken, posta yolu ile başvuru yapmanız durumunda yoğunluktan dolayı bu işlem 3-6 ay arası sürebilmektedir.
Adli sicil kaydı sildirme işlemi E Devlet üzerinden Adalet Bakanlığı sekmesi altından, Adli Sicil Silme ve Düzeltme Talebi oluşturularak yapılır. Kimliğinizi doğruladıktan sonra arama bölümüne Adli Sicil Silme ve Düzeltme Talebi yazdığınızda karşınıza çıkan ekrandaki formu doldurmanız yeterli olacaktır.
Adli Sicil Belgesi Ne İşe Yarar?
Adli sicil belgesi genel olarak işe girmeden önce işverenler tarafından istenir. Sorumlu oldukları alanda hem işleri hem de işçileri için güvenli ortam oluşturmak adına bu belge istenir. Ancak her zaman bu düşünce doğru olmayabilir. Daha önce ceza almış ancak cezasını çekmiş ve yeni bir hayata başlamak isteyen kişiler için ise adli sicil aslında bir engeldir. Adli sicil belgesine bakarak bazı işverenler iş veremeyebiliyor. Cezasını çekmiş kişi de işveren de kendine göre haklı aslında ama yaptığı kusur için gerçekten pişman olanlara ayrı bir kolaylık gösterilmesi de daha iyi olur.
Bazı kurumlar iş yaptığı kişilerden bile adli sicil belgesi isteyebilir.
Adli Sicil Belgesi Nereden Alınır? E Devlet Adli Sicil Kaydı Nasıl Alınır ve Silinir?
Adli sicil belgesini genel olarak adli sicil olarak ayrı bir birim veriyor. Ancak teknolojinin gelişmesi ve ilerlemesi sayesinde artık e devlet üzerinden de adli sicil belgesini kendi adınıza oluşturup ilgili kuruma verebilirsiniz. Adli sicil kayıtlarının tutulduğu merkezi ve mahalli olarak adli sicil belgesi ile ilgili işlemleri yapan kurumlar vardır. Adli sicil belgesi nereden alınır sorusuna yazımızın devamında ulaşabilirsiniz.
E-Devlet mobil aplikasyonu veya web üzerinden nüfus cüzdanı bilgileri vasıtası ile arama bölümüne Adli Sicil Belgesi yazdığınızda çıkan ekrana giriş yapınız. Bulunduğunuz sayfada karşınıza çıkan formu doğru bilgilerle doldurup Adli Sicil Belgesini E Devletten almak için başvuruda bulunabilirsiniz. Adli sicil kaydı nereden alınır diye soruyorsanız yazımızın kalan kısmını dikkatli bir şekilde okumaya devam etmelisiniz.
Adli sicil kaydının oluşturulma sırası şu şekildedir. Mahkemeler tarafından verilen karar kesinleştikten sonra karar adli sicile gönderilmek üzere Cumhuriyet savcılıklarına gönderilir. Kararın kesinleşmesi kavramını biraz açmak gereklidir.
Mahkeme yargılama yapar ve yargılama sonucu karar verir. Bu karar kesinleşmiş bir karar değildir. Süresi içinde cezayı istinaf ettiğiniz takdirde ceza kesinleşmez ve bir üst mahkeme istinaf makamı olarak kararı inceler. Burada da mahkeme bir karar verir.
Bu ceza eğer itiraz edilebilecek bir ceza ise bu durumda ceza son merci olan Yargıtay’a gider. İtiraz burada görülür. Eğer Yargıtay’a itiraz edilemeyecek bir ceza ise bu durumda karar kesinleşir. Kesinleşen ceza daha üstte belirttiğim sıraya göre adli sicil kaydına eklenir.
E devlet üzerinden başvurduğunuz Adli Sicil Kaydı 5 iş günü içerisinde sonuçlanır ve sistem üzerinde kayıtlı olan telefon ve e-postanız üzerinden bilgilendirildikten sonra adli sicil kaydı e devlet sistemi üzerinde oluşturulmuş olur. Bir sonraki girişinizde E-Devlet üzerinden Adli Sicil Kaydı indirilebilir şekilde hazır olacaktır.
Hangi Kararlar Adli Sicile İşlenmez?
Beraat kararları, düşme kararları ve HAGB kararları adli sicile işlenmeyecek kararlardandır. HAGB uzun tanımı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıdır. Kısaca şöyle özetlemek gerekirse bu kararda hakim ceza verir ancak kararı açıklamaz. Kişi belirli sürede tekrar suç işler ve cezası kesinleşirse bu durumda önceki karar da açıklanır ve iki cezayı da birden çeker. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına belli şartlar altında hakim karar verir.
Adli Sicil Kaydı Silinir Mi?
Adli sicil kayıtları siz ölene kadar orada yazılı olarak durmaz. Kararın kesinleşmesinden itibaren adli sicilinize yazılan cezalar, cezanın infazı tamamlanınca yani cezayı çekince silinir. Adli sicil kaydı silinince arşiv kaydı denilen kayda alınır. Arşiv kaydı ise 5 yıl sonra silinir. Adli sicil kaydı silindikten sonra artık kurumlar ceza aldığınızı istesiniz de göremez. Arşiv kaydı için ayrıca yazı yazılması gerekir. Adli sicil kaydı nasıl silinir sorusu sıkça sorulurken tekrar etmekte fayda görüyoruz. Bu işlem E-devlet kapısı üzerinden kolayca adımlar takip edilerek yapılmaktadır. Yukarıda E-Devlet uygulaması üzerinden adli sicil kaydı sildirme dilekçesi oluşturmayı adım adım anlattık. Adli sicil kaydı nedir, adli sicil kaydı sildirme e devlet ve adli sicil kaydı nasıl alınır sorularınıza bu şekilde yanıt vermiş olduk.
Arşiv kaydı ve adli sicil kaydı azılı suçlular için aslında iyi bir tespit aracıdır. Ancak hata sonucu ya da cehaletinden dolayı kusur işleyerek ceza alan kişiler için ise bazen bir cezalandırma aracı olabilir.
Sendikal haklar genel olarak çalışanlar ve işverenler arasındaki dengeyi korumak amacı ile getirilmiş haklardır. Sendikal haklar sayesinde ne işverenler çalışanı sömürebilecek ne de çalışanlar süresiz olarak eylemsizlik ve çalışmama gibi durumlara girerek üretimin kilitlenmesinin önüne geçecektir. Kısacası sendikal haklar ile çalışan ve işverenler karşılıklı olarak ekonomik durumlarını, sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını belirleyebilecektir.
Başlangıç kısmında her ne kadar çalışan ve işveren kavramlarını kullanmış olsam da genel itibari ile çalışan ve işveren kavramlarıdır. Örneğin kamuda işveren devletin farklı kamu kurumları iken çalışan olarak kastedilen ise kamu görevlileri yani memurlardır. Çalışanların ve memurların çalışma şartları ve birçok hakkı ayrılmak ile birlikte burada amaç bir iş ile uğraşan kişiler ile o işi veren kişileri ifade etmektir.
Genel anlamda bahsedilecek olursa sendikal hak kanuni ve anayasal bir haktır. Anayasa’nın 46/1 maddesine göre; “Çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma haklarına sahiptirler.” Sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı anayasal bir hak olduğu için diğer haklardan hiçbir farkı yoktur. Sendikal hak kapsamında çalışan kişiler toplu iş sözleşmesi imzalayabilirler.
Toplu iş sözleşmeleri çalışan ve işveren arasında imzalanır. Toplu iş sözleşmeleri imzalanırken bir yanda çalışan diğer yanda ise işçi ve işçi sendikası bulunmak zorundadır. Kamu bazen yüklenici olarak ya da başka şekillerde işini işçilere de yaptırabilir. Bu durumda aynı şekilde toplu iş sözleşmesi yapılması mümkündür. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçi statüsündeki kişilerin mali ve sosyal hakları için karşılıklı olarak toplu iş sözleşmesi yapılmasına kamu toplu iş sözleşmesi denir. Kamuda çalışan ve memur statüsünde olmayan sözleşmeli çalışanlar ile bu sözleşme imzalanır. Kamu toplu iş sözleşmesi TÜRK-İŞ Sendikası Genel Merkezi’nde Ağustos ayında imzalanmıştı.
Kamu görevlileri işçi statüsünde olmadıkları için iş sözleşmesi imzalayamazlar. Kamu görevlileri genel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi oldukları için hakları, yükümlülükleri orada belirtilmiştir. Kamu görevlilerinin aldığı maaş miktarında yapılacak zam genel olarak memur sendikaları ve pazarlıklar ile olduğu için ayrıca memurların hizmet süreleri başlama tarihlerinden emekliliğe kadar devam edeceği için toplu iş sözleşmelerine gerek yoktur.
Kamu görevlilerinin statüleri biraz daha farklı olduğu için toplu iş sözleşmesi yapma hakları yoktur. Ancak kamuda çalışan işçi statüsündeki kişilerin bu hakkı saklıdır.
Kamu görevlileri bir sendikaya üye olmak, sendikanın yönetim kurulu ya da diğer organlarında görev almak gibi görevlerde bulunabilir. Ayrıca kamu görevlileri sendikaya üye olarak sendikanın birçok avantajından faydalanabilir. Sendika avukatları herhangi bir hukuksuzluk ile karşılaştığınızda size yardımcı olur. Tazminat haklarınızı sendikalar sayesinde daha rahat alabilirsiniz. İş güvenliği şartları sendikalar sayesinde artırılabilir. Demokratik ve eşit haklara sahip olmak ya da ücretinizi zamanında almak gibi alamadığınız birçok hakkınızı sendikalar sayesinde alabilirsiniz.
Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunmasını ve geliştirilmesini amaçlar. Bu konular hakkında menfaatlerin korunması ve geliştirilmesi amacı ile de sendikalar ve konfederasyonlar kurulabilir. Bu federasyon ve konfederasyonlarda dileyen kamu görevlileri görev alabilirler.
Bazı kamu görevlileri sendikalara üye olabilirken bazı kamu görevlilerinin ise sendikalara üye olması yasaktır. Sendikaya üye olabilecek kamu görevlileri Kamu Görevlileri Sendikası Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir.
Kamu Görevlileri Sendikası Kanunu’na göre Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmek ile görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü genel, katma ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşlarda kamu iktisadi teşebbüslerinde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan banka ve teşekküller ile bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri hakkında uygulanır.
Kanununa göre kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçi statüsü dışındaki bir kadro veya pozisyonda daimi suretle çalışan, adaylık ve deneme süresini tamamlamış olan kamu görevlileri sendikaya üye olabilirler. Adaylık ya da deneme süresini bitirmemiş olan kişiler sendikalara üye olamayacaklardır. Ayrıca kanun bu durumun dışında iki şart daha koymuştur.
Birincisi kamuda işçi statüsünde olunmayacak, ikincisi ise bir kadroda sürekli olarak çalışmak olmalıdır. Bu şartları yerine getiren kamu görevlileri sendikalara üye olabilirler.
Sendikalar örgütlenmenin olduğu yerlerden olduğu için bağımsız ve tarafsız kamu görevi yürütmek zorunda olan kamu görevlileri için sendika yasağı getirilmiştir. Bazı alanlardaki kamu görevlilerinin tarafsızlığına gölge düşmesi ya da örgütlenme içerisine girmesi toplumsal açıdan risk oluşturacaktır. Toplumsal yarar ve bireysel yarar göz önünde bulundurulduğundan toplumun yararı kişilerin yararına feda edilemez. Düşünün ki bir polis memuru A sendikasından diğer polis memuru ise B sendikasından olsun.
Zaman içinde polis memurları arasında ayrılık baş göstermeye başlar ve şahsi husumetler ortaya çıkar. Ama polis gibi kamu görevlisi kutuplaşmayı tetikleyici değil tam tersine kutuplaşmayı önleyici olmalı ve ona göre hareket etmelidir. Aynı şekilde bir asker, hakim ya da savcıyı düşünün. Hakim ayrı bir sendikadan savcı ayrı bir sendikadan olsun. Zaman içinde hakimin gönderdiği iddianameyi savcı kabul bile etmeyebilir. Bu şimdi size çok saçma gibi gelebilir ancak zaman içinde yaşandıkça bu herkese normal gelmeye bile başlayabilir. Bu açıklamalardan sonra genel olarak saymak gerekirse tek tek hangi kamu görevlilerinin sendikalara üye olamayacaklarını bilmekte fayda vardır.
TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nde çalışan kamu görevlileri, Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, hakimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar, YÖK Başkan ve üyeleri ile YÖK Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, üniversite ve ileri teknoloji rektörleri, dekanları, enstitü ve yüksek okul müdürleri, mülki idare amirleri, Silahlı Kuvvetler mensupları, MİT mensupları, Sermaye Piyasası Kurulu’nun kurum ve kuruluşların merkezi denetim elemanları, emniyet hizmetleri sınıfı ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personel, ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri, çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı merkezi denetim elemanı olan iş müfettişleri, vergi denetmenleri, gümrük müsteşarlığında görevli muhafaza memurlar, Telekom muhafızı, bekçi gibi kamu görevlileri sendikalara üye olamazlar. Yukarıda sayılan bu kişilerin sendikalara üye olması halinde haklarında disiplin soruşturması işlemleri başlatılabilir. Bu meslek gruplarının birlikleri, vakıfları vardır ancak sendikaları yoktur.
Kamu görevlileri sendika üyeliğinden her zaman çekilebilirler. Üyelikten çekilmek istediklerine dair dilekçeyi bağlı bulundukları sendikaya vererek üyeliğini sonlandırabilirler. Daha demokratik çalışma ortamı için, haklarınızı sonuna kadar alabilmek için, mali ve sosyal alanda ilerleyebilmek için kamu görevlileri için var olan sendikalara üye olabilirsiniz. Sendikaya üye olmakta hiçbir sakınca yoktur. Sadece yukarıda bahsettiğim meslek grupları sendikalara üye olamayacaktır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için gizlilik şartları, çerez politikası ve kullanım şartları sayfamızı inceleyebilirsiniz.